Geçmişten Bugüne İslam Dünyasındaki Ansiklopedicilik Faaliyetlerine Bakış
Arzu Güldöşüren
2 May, 2024
Geçmişten Bugüne İslam Dünyasındaki Ansiklopedicilik Faaliyetlerine Bakış
Arzu Güldöşüren
2 May, 2024

İslamî ilimlerin gelişmesiyle birlikte 8. özellikle de 9. yüzyılda ortaya çıkan önemli eserler arasında biyografik bilgiler ihtiva eden ve genellikle alfabetik olarak düzenlenen tabakat telif türü mühim bir yer tutar. Bunlardan ilki Vâsıl b. Atâ’ya nispet edilen Ṭabaḳātü ehli’l-ʿilm ve’l-cehl adlı eserdir. İbn Sa‘d’ın eṭ-Ṭabaḳātü’l-kübrâ’sı da işlediği konuların genişliği açısından önemlidir. Bu eserler birer “meşhur adamlar ansiklopedisi” olarak görülebilir olsa da aslında İslam dünyasındaki ilk ansiklopedik eserlerin hazırlayıcılarıdır. Emevîler devrinden itibaren özellikle de Abbâsî Halifesi Me’mûn zamanında eski Yunan kaynaklarının tercüme ve tetkiki faaliyetlerindeki büyük artış ansiklopedilerin ortaya çıkışına tesir eder. İslamî ilimler alanındaki çalışmalara müsbet ilimlerdeki faaliyetlerin eklenmesiyle de ilk ansiklopediler ortaya çıkmaya başlar. Bu vadide zikredilecek öncü isimler Kitâbü’l-Ḥayevân ve el-Beyân ve’t-tebyînadlı eserlerin müellifi Câhiz ve onun çağdaşı İslam dünyasının ilk ansiklopedisi olarak kabul edilen ʿUyûnü’l-aḫbâr’ın müellifi İbn Kuteybe’dir.

İbn Kuteybe sonrası ansiklopedik eser telifi kısa zamanda büyük boyutlara ulaşır. İslam âleminde lugat, ferheng, kamus, mu‘cem, tabakat, tezkire, tuhfe, menâkıb, ensâb, fihrist, kenz, sefîne, keşşâf vb. genel adlarla çok sayıda ansiklopedik eser meydana getirilir. Ansiklopedik bilgi veren bu eserlerden tabakat, tezkire, tuhfe, menâkıb ve ensâb gibi isim taşıyanlar genellikle biyografik; lugat, ferheng, mu‘cem, kamus, keşşâf vb. kelimelerle adlandırılanlar sözlük türü ve fihrist adı verilenleri ise daha çok bibliyografik eserlerdir. Gerçek mânada birer ansiklopedi olmamakla beraber “ansiklopedik mahiyetteki eserler” grubuna giren bu çalışmaların yanı sıra, devrindeki bütün ilimlerle yahut belli bir ilim dalıyla ilgili bütün bilgileri içine alan gerçek ansiklopediler de oldukça fazladır. Örneğin Ebû Hanîfe ed-Dîneverî’nin Kitâbü’n-Nebât adlı altı ciltlik botanik kitabı, Müberred’in el-Kâmil fi’l-luġa adlı edebiyatın bütün konularını içine alan eseri ve Râzî’nin el-Ḥâvî adını taşıyan tıbba dair çalışması, dönemlerinin bilgi birikiminin derlenmesi ve aktarılmasında önemli rol oynamışlardır. İbn Kuteybe’nin eseri hariç sayılan eserlerin “konulu ansiklopediler” olduğu söylenebilir.

10. yüzyıl İslam alemi için ansiklopedicilik açısından son derece verimli bir dönem olur. Daha çok genel konulu ansiklopediler yayımlanır. Bu eserlerde ilimlerin tasnifi ve tarifi konusundaki çalışmalar ayrıca dikkat çeker. Fârâbî’nin İḥṣâʾü’l-ʿulûm ve’t-taʿrîf bi-aġrâżıhâadlı kitabı bu konudaki en önemli eserdir. Ansiklopedi alanında bu yüzyıldaki en önemli çalışmalardan biri İbnü’n-Nedîm’in el-Fihristadlı eseridir. İlimlerin tasnifi, tarifi ve tenkidiyle ilgili çalışmalar, 11. yüzyılda da devamlılık gösterir. Ebû Hayyân et-Tevhîdî’nin Risâle fi’l-ʿulûm adlı eseri bunlardan biridir. Aynı zamanda tasnif konularıyla ilgili eseri de bulunan İbn Sînâ, Şifâ ve el-Ḳânûn fi’ṭ-ṭıb adlı iki ansiklopedik eser de kaleme alır. 12. yüzyılın başlarında ansiklopedik faaliyetler, Râgıb el-İsfahânî’nin yirmi beş bölümden oluşan Muḥâḍarâtü’l-üdebâʾsı ve Gazzâlî’nin onar kitaplık dört ciltten oluşan İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn adlı eseriyle örnekler vermeye devam eder.  13. yüzyıl ansiklopedileri Şemseddin Ebü’l-Abbas eş-Şâfiî’nin Yenâbîʿu’l-ʿulûm veya Eḳâlîmü’t-teʿâlîm fi’l-fünûni’s-sebʿa adlı eseri ile başlar. 14. yüzyıl boyunca telifi artarak devam eden ansiklopedik eserlerin başlıcaları arasında Kutbüddîn-i Şîrâzî’nin Dürretü’t-tâc’ı, Reşîdüddin Fazlullâh-ı Hemedânî’nin Câmiʿu’t-tevârîḫ’i gelir. 14. yüzyıl sonrasında ansiklopedik eserler İslam dünyasında yavaş yavaş azalmaya başlar. Ancak bu durum ansiklopedik eserlerin tamamen kaybolduğu anlamına gelmez. İslam dünyasında özellikle de Osmanlılar’da ansiklopedik bilgiler ihtiva eden bazı eserler kaleme alınır. Büyük bir kısmı tezkire, tabakat veya fehrese türünden olan bu biyografik veya bibliyografik eserlerin birçoğu bugünkü anlamda ansiklopedilere çok yaklaşır. Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin yirmi bir bölüm halinde tertip ettiği Maḳâlîdü’l-ʿulûm adlı eseri bunların ilkidir. 19. yüzyıla gelinceye kadar geçen üç asır içinde kaleme alınan Süyûtî’nin el-Uṣûlü’l-mühimme li-ʿulûmi cemme adlı ansiklopedisi ile Şeyh Ahmed el-Mısrî’nin el-Ḳânûn fi’d-dünyâ’sını, Taşköprizâde’lerin, Muhammed Emin b. Sadreddin Şirvânî’nin, Kâtib Çelebi’nin ve Erzurumlu İbrâhim Hakkı’nın ansiklopedik eserlerini unutmamak gerekir.

14. yüzyıl sonrası 18. hatta 19. yüzyılın büyük bir bölümünde İslam dünyasında durağan bir seyir izleyen ansiklopedicilik faaliyeti bu yüzyılın sonlarına doğru yapılan yeni teşebbüslerle hareketlenir. Bu teşebbüslerin çoğu Batı’da çıkarılan ansiklopedilerin tesiriyle olduğundan yapılan çalışmalarda metot ve muhteva olarak modern Batı ansiklopedilerine benzeme gayreti dikkat çeker. Dolayısıyla bu dönemde yayımlanan ansiklopedilerin önemli bir kısmı tercüme yoluyla veya başka bir şekilde yabancı bir ansiklopediyi merkeze alarak hazırlanmış eserlerden oluşur. Buna karşın Batı’daki büyük ansiklopediler gibi ciddi ve köklü müesseseler tarafından neşredilenler sayıca az olduğundan onlarla mukayese edilebilecek bir kapsamda sürekli olarak yayımlananlar da azdır.

Lübnan
Batı ansiklopedilerine benzeme gayreti ansiklopedi teriminin karşılığı için kullanılan kelimelerde de kendini gösterir. Ansiklopedilerin isimlerinde “enkylios paideia”nın kelime karşılığı olan “dâiretü’l-maârif” kullanılmaya başlar. 19. yüzyıldaki ansiklopedi çalışmalarının ilk canlı örneği olarak 1876’da Beyrut’ta Butrus el-Bustânî’nin faaliyetleriyle Dairetü’l-maarif yayın hayatına başlar. Modern usullerle hazırlanan ilk Arapça ansiklopedi olma özelliğine sahip olan eser el-Bustânî’nin ölümüne kadar altı cilt olarak yayımlanır. Yedinci ve sekizinci ciltler oğlu, dokuz ve on birinci ciltler arası ise diğer oğulları ve akrabaları tarafından çıkarılır. Ansiklopedi, 1900’da Mısır’da yayımlanan son ciltle yayın hayatını tamamlasa da “ayın” harfinden ileriye gidemez. Albert Rîhânî tarafından 1955 yılında tek cilt olarak tamamlanan ve Beyrut’ta yayımlanan el-Mevsûʿatü’l-ʿArabiyye’yi de zikretmek gerekir.

Mısır
Ansiklopedicilik alanında ikinci önemli teşebbüsün merkezi Mısır olur. Muhammed Ferîd Vecdî’nin derlediği Dâʾiretü maʿârifi’l-ḳarni’l-ʿişrîn’in üçüncü baskısı 1971 yılında on cilt olarak yayımlanır. Mısır merkezli bir diğer ansiklopedi Leiden’de çıkarılan The Encyclopaedia of Islam’ın Arapça tercümesi olarak 1933 yılında yayımlanmaya başlayan Dâʾiretü’l-maʿârifi’l-İslâmiyye’dir. Eser on altı cilt olarak neşredilir. Kahire’de yayımlanan ansiklopediler arasında Muhammed Şefik Gurbal tarafından neşredilen el-Mevsûʿatü’l-ʿArabiyye el-müyessere’yi de zikretmek gerekir.1966’da Kahire’de yayımına başlanan ve onuncu cilde kadar Mevsûʿatü Cemâl Abdünnâsır fi’l-fıkhi’l-İslâmî ismiyle yayımlanan ansiklopedi sonrasında Mevsûʿatü’l-fıḳhi’l-İslâmî adıyla basılır. Günümüzde de yayımına devam eder ve yirmi sekizinci cilde kadar gelir.

İran
İslam dünyasındaki ansiklopedi çalışmalarının bir diğer önemli merkezi İran’dır.  Ali Ekber Dihhudâ tarafından hazırlanan Luġatnâme, Tahran Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından 1946’dan itibaren fasiküller halinde yayımlanır. 1973’te yirmi sekiz cilt olarak tamamlanır. Fars diliyle ilgili ansiklopedi çalışması olan eser Farsça’nın en geniş sözlüğü olma özelliğini taşır. Alfabetik olarak düzenlenen eserde kelimelerin çoğunda kronolojik sırayla şiir ve nesir örnekleri verilir. Tahran’daki ikinci teşebbüs 1988’de Kâzım Mûsevî Bucnûrdî’nin baş editörlüğünde ilk cildi yayımlanan Dâʾiretü’l-maʿârif-i Büzürg-i İslâmî olup yirmi beşinci cildi yayımlanmıştır.

Pakistan
Ansiklopedi çalışmalarının neşv u nema bulduğu merkezlerden bir diğeri de Pakistan’dır. The Encyclopaedia of Islam’ın Urducu’ya çevrilip yayımlanması fikrinden hareketle faaliyete başlanır. 1938’de Haydarâbâd’daki hazırlık çalışmaları yaşanan siyasî ve kültürel olaylar nedeniyle sonuçsuz kalır. 1940’ta Lahor’daki Hindistan Müslümanları Birliği toplantısında İslam ansiklopedisi hazırlama düşüncesi ile konu yeniden gündeme gelir. 1948’de, Urduca Kongresi’nde ansiklopedinin Pencap Üniversitesi tarafından hayata geçirilmesi kararı alınır. Nihayet yapılan hazırlıkların sonunda 1950’de proje hayata geçer. 1959 Temmuz’unda Urdû Dâʾire-i Maʿârif-i İslâmiyye’nin ilk fasikülü yayımlanmaya başlar. Eserde, The Encyclopaedia of Islam’ın ilk baskısı esas alınsa da Arapça ve Türkçe neşirlerinden de istifade edilmiş birinci ve ikinci edisyonundan çeviriler yapılırken bazı maddeler genişletilmiş bazıları da yeniden yazılmıştır. Süreç boyunca yaşanan malî sıkıntılar çalışmaları yavaşlatsa da ansiklopedi yirmi üç cilt halinde 1989’da tamamlanır.

Kuveyt
İslam dünyasındaki ansiklopedi çalışmalarının bir diğer merkezi Kuveyt’tir. Mısır’da çıkarılan fıkıh ansiklopedisinin yayımının aksaması ve projenin tamamlanamaması üzerine 1967’de Kuveyt Vakıflar ve Din İşleri Başkanlığı benzer bir çalışmayı başlatma kararı alır. 1967-1971 yılları arasında hazırlıklar yapılır. 1971-1975 arası çalışmalara ara verilse de 1975’te tekrar başlanır. Madde başı olarak sadece fıkıh terimleri alınır. İlk cildi 1980’de çıkan ansiklopedinin 2004’te kırk birinci cildi yayımlanır.

Ürdün
Ürdün’deki ansiklopedi faaliyetlerine gelince Ürdün Kraliyet Akademisi İslam Medeniyeti Araştırmaları Merkezi tarafından Amman’da Mevsûʿatü’l-ḥaḍârati’l-İslâmiyye adlı ansiklopedinin hazırlık çalışmaları yürütülür. 1989 yılında 212 sayfalık bir örnek fasikül 1993’te de birinci cilt yayımlanır. 14. yüzyıl sonrası bir ara dönem yaşayan ansiklopedicilik faaliyetleri 19. yüzyılda Lübnan, Mısır, Suriye, İran, Pakistan, Kuveyt ve Ürdün’de yapılan çalışmalarla tekrar canlanır. Bu dönemde çıkarılan ansiklopediler arasında fıkıh ilim dalını konu edinenler önemli bir yer tutar. Ansiklopedi çalışmalarının hepsi başarılı olmaz. Ülkelerin yaşadığı siyasî değişimler ve malî imkânlarının yetersizliği yürütülen projelerin kesintiye uğramasına hatta kimi zaman yarıda kalmasına sebep olur.

Endonezya ve Suriye
Jakarta’da 1980’de yayımına başlanan ve on cilt olarak tamamlanan editörlüğünü Hassan Shadily’in yaptığı Ensiklopedi Indonesia ile Abdülhâdî Hâşim başkanlığındaki bir heyet tarafından hazırlanarak 1984’te birinci cildi (dört cilt) 1990’da ikinci cildi (yedi cilt) olarak Şam’da basılan ve üçüncü cildi halen hazırlanmakta olan Mevsûʿatü’l-Filisṭîniyye zikredilecek diğer önemli ansiklopedilerdir.

Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Ansiklopedicilik
Osmanlı’ya intikal ettiğimizde ansiklopedilerin ortaya çıkışı 19. yüzyıl sonlarına rastlar. Osmanlı müelliflerinin daha çok tezkire ve tabakat türünde kaleme aldıkları eserlerden farklı olarak bugünkü anlamda bir ansiklopedi teşebbüsünü Ali Suâvi başlatır. 1869’tan beri Paris’te çıkardığı Ulûm gazetesinin 21. sayısından itibaren Kāmûsü’l-ulûm ve’l-maârif adı altında resimli ve on altışar sayfalık ek fasiküller vermeye başlar. Beş fasikül yayımlandıktan sonra gazetenin kapanması üzerine bu teşebbüs yarım kalır. Yağlıkçızâde Ahmed Rifat Efendi’nin Lugat-ı Târihiyye ve Coğrafiyye isimli eseri Türkçe’de tamamlanmış ilk ansiklopedi olması bakımından ayrı bir önem taşır.  Şemseddin Sâmi’nin Kâmûsü’l-a‘lâm adlı tarih ve coğrafya ansiklopedisi bu vadideki bir başka önemli eserdir.

20. yüzyılda ilk genel konulu ansiklopedi denemesi olan Muhîtü’l-maârif’in yayınına teşebbüs edildiyse de yarım kalır.  I. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında ansiklopedi alanında pek fazla bir şey yapılamaz. Cumhuriyet döneminde1927 yılında yayımlanmaya başlayan Çocuk Ansiklopedisi özel bir yere sahiptir. Arap harfleriyle yayımlanan son ansiklopedi, adında “ansiklopedi” kelimesini kullanan ilk ansiklopedi ve Cumhuriyet devrinin ilk ansiklopedisidir. Bu tarihten önce ansiklopedik eserlere kamus, lugat, dâiretü’l-maârif, muhîtü’l-maârif, kâmusü’l-ulûm ve’l-maârif ve mahzenü’l-ulûm gibi isimler verilirken, sonrasında ansiklopedi kelimesi yaygın olarak kullanılmaya başlar. Harf inkılâbının ardından yayımına başlanan ilk ansiklopedi ise altı kişilik bir heyet tarafından çıkarılan Hayat Ansiklopedisi’dir.

1940’lı yıllarda önemli bir gelişme olur ve devlet ansiklopedi yayıncılığına başlar. Leiden’de 1913-1936 yılları arasında yayımlanan The Encyclopaedia of Islam’ın “Türkçe’ye tercümesi, tâdili, ikmali ve bazı maddelerinin telifi suretiyle” hazırlanan İslâm Ansiklopedisi’nin ilk fasikülü 1940 yılının Kasım ayında yayımlanır. Maarif Vekâleti’nin kararı üzerine İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde kurulan bir heyet tarafından hazırlanan ansiklopedi on üç cilt halinde ancak 1988 yılında tamamlanabilir. Ansiklopedinin aslı müsteşrikler tarafından hazırlandığından içerisinde İslâmiyet’e, Türklüğe karşı yapılmış maksatlı tarizler bulunduğu gerekçesiyle devrin ileri gelen âlimleri tarafından eleştirilir. Bunun üzerine 1941’de İslâm-Türk Ansiklopedisi adı altında yeni bir ansiklopedinin yayımına başlanır.  Maarif Vekâleti 1943 yılında bu defa millî bir ansiklopedi yayımlamak için harekete geçer. İlk dört cildi İnönü Ansiklopedisi adıyla yayımlanan eserin ismi 1951’de Türk Ansiklopedisi’ne çevrilir. Devletçe hazırlanan ilk genel konulu ansiklopedi olması bakımından ayrı bir öneme sahip bulunan eser 1986 yılında otuz üç cilt halinde tamamlanır. 1943 yılında Maarif Vekaleti, Sanat Ansiklopedisi adlı özel konulu bir ansiklopedinin yayımına başlar ve 1954 yılında beş cilt olarak tamamlanır. Bu dönemdeki önemli ansiklopedilerden biri olan ve Reşad Ekrem Koçu tarafından hazırlanan İstanbul Ansiklopedisi’nin yayımına 1946’da başlanır, 1975’te Koçu’nun ölümüne kadar on bir cilt çıkarılır.

1960’a kadar yayımlanan önemli ansiklopedilerin büyük çoğunluğu ya tamamlanamamış veya çok uzun bir yayın hayatından sonra ve birtakım olumsuzluklarla bitirilmiştir. Bu yıllarda ihtiyaç duyulan herhangi bir konuda kısa zamanda ve öz olarak okuyucuya bilgi verebilecek, geniş halk kitlelerine hitap eden genel ve kuşatıcı mahiyette bir ansiklopedi mevcut değildir. 1961 yılında Hayat Yayınları tarafından fasiküller halinde yayımına başlanan ve üç yılda altı cilt halinde yayımlanan Hayat Ansiklopedisi bu ihtiyacı karşılamada büyük ölçüde başarılı olur. 1969 yılında Türkiye’nin ilk büyük ansiklopedisi ve ansiklopedik lugatı Meydan Larousse Büyük Lûgat ve Ansiklopedi yayımlanmaya başlar. Fransızca’dan Fransızca’ya olan lugat, Türkçe’den Türkçe’ye çevrilir. Ayrıca Fransızlar’ı ilgilendiren bazı maddeler kısaltılarak veya çıkartılarak esere Türkiye, Türklük ve İslâmiyet’le ilgili maddeler ilave edilir veya mevcutların hacmi arttırılır ve 1973’te on iki büyük cilt olarak tamamlanır. 1974 ve 1985 yıllarında iki ek cildi yayımlanır. Meydan Larousse’dan sonra özellikle ticarî açıdan başarılı ansiklopediler yayımlanmaya başlar. Bunlar çoğunlukla münferit şahısların eseri olmayıp yayıncı müesseselerin bir araya getirdiği çeşitli ilim adamlarının ortak eserleridir. Bu ansiklopedilere örnek olarak Kaynak Kitaplar’ın Hürriyet Gazetesi ile iş birliği yaparak dört cilt olarak 1973-1974 arası yayımladığı Türkiye 1923/1973 Ansiklopedisi, Gelişim Yayınları’nın 1976-1979 arası sekiz cilt olarak çıkardığı Gelişim Genel Kültür Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları tarafından hazırlanan Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi verilebilir. Bu arada şahsi çalışmalarla çıkarılan ansiklopediler de bulunmaktadır. Çağatay Uluçay’ın Türk Ansiklopedisi, Sami Öngör’ün Devletler ve Ülkeler Ansiklopedisi gibi.

20. yüzyılda ansiklopedi sayısında hızlı bir artış kaydedilir, hemen her alanda irili ufaklı birçok eser yayımlanır. Ancak bunların önemli bir kısmı yarım kalır veya çok uzun sürelerde zorla bitirilir, tamamlananların büyük bir kısmı kendini yenileyemez ve yeni baskılarla devam edemez. İlmî ve ticarî açıdan büyük bir başarı kazanamazlar. Başarı kazananlar ise yabancı bir ansiklopedinin tercümesiyle veya Türkiye şartlarına adapte edilmesiyle hazırlanır. Bu ansiklopedilerin istisnası dünyada müslümanlar tarafından hazırlanmış ve tamamlanmış hem madde listesi hem de içerik ve üslup açısından özgün, telif niteliği taşıyan ilk İslam ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi ise 7 Kasım 1988 tarihinde yayın hayatına başlar. İslamî ilimler, Türk ve İslam tarihi, sanatı, edebiyatı, kültürü ve medeniyeti gibi sahalardaki ihtiyacı karşılamak amacıyla İSAM tarafından hazırlanan ansiklopedi 2013 yılı sonunda 44. cildinin, 2016 yılında da iki ek cildin yayımlanmasıyla matbu olarak tamamlanır. 33 yıllık bir çalışmanın ürünü olan ansiklopedinin tamamlanması onuruna 25 Ocak 2014 tarihinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen “Yüzyılın İslam Kültür Hizmeti, Onur ve Hizmet Ödülleri” töreninde ansiklopedi dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından internet üzerinden ücretsiz erişime açılır. Ayrıca İSAM, TDV İslâm Ansiklopedisi’ni hazırlayan kurum olarak, 2014 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri kapsamında ödüle layık görülür. Bunun yanı sıra ansiklopedi “Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) 2019 yılı Fuat Sezgin Eser Ödülü”nü de alır.

Not: Çalışmamızı detaylandırmada ANSİKLOPEDİ – TDV İslâm Ansiklopedisi (islamansiklopedisi.org.tr) maddesinden istifade edilmiştir. Madde müellifimiz sayın Ayhan Aykut’a ve güncel bilgileri teyit etme sürecinde bize sağladıkları destek için Doç. Dr. Orhan Ençakar ve Taha Yasin Tan’a teşekkürlerimizi sunarız.

İSAM Bülteni‘ne

Abone Ol!

İSAM Bülteni‘ne

Abone Ol!