Bilginin Yolculuğu ve
İSAM’da Dijital Dönüşüm

Ayhan Kaygusuz

Bilginin Yolculuğu ve
İSAM’da Dijital Dönüşüm

Ayhan Kaygusuz

Bilgi, insanlığın en değerli sermayesi olarak çağlar boyunca sözlü gelenekten yazılı kaynaklara, basılı kitaplardan dijital kütüphanelere kadar sürekli bilgi taşıyıcılarıyla yenilendi, farklı formlara büründü. Kil tabletlere kazındığı zamanlardan, günümüzün ışık hızında akan dijital evrenine kadar her dönemde insanlar, bilgiyi kaydetmenin, saklamanın ve aktarmanın yeni yollarını aradı. Dijital dönüşüm, bu kadim yolculuğun son halkası değil fakat şimdilik bu değişimin en hızlı yaşandığı halkası gibi görünüyor.

Bu süreç, tarihin farklı dönemlerinde ortaya çıkan devrim niteliğindeki buluşlarla nesilden nesile aktarımlarla şekillendi. Antik Çağ’da insan, hafızasının sınırlı olduğunu fark edince unutuşa direnmenin yolunu aradı. Düşünmenin iz bırakma arayışı yazıyı doğurdu. Yazının icadı ve bilginin kayıt altına alınmasındaki ilk adım, M.Ö. 4. bin yılda Mezopotamya’da kullanılan kil tabletlerle atıldı. Tarım ve ticaret faaliyetlerinde ortaya çıkan ve süreklilik arz eden ihtiyaçlar yazının gelişimini hızlandırdı. Sümerlerin geliştirdiği çivi yazısı, ticari işlemlerin kaydını tutmakla kalmadı, aynı zamanda hukuki belgeleri, dinî metinleri ve toplumsal düzeni de gelecek kuşaklara aktardı.

Kil tabletlerinin hantal ve kırılgan yapısı zamanla yeni kayıt malzemelerinin geliştirilmesini zorunlu kıldı. Eski Mısırlılar papirüsü keşfetti, antik Yunan ve Roma ise parşömeni benimsedi.

Böylece bilgi taşınabilir hale geldi ve ilk defa geniş coğrafyalara yayılmaya başladı. Orta Çağ’da el yazmaları, bilginin korunması ve yayılması açısından kritik bir rol oynadı.

El emeğiyle çoğaltılan bu yazmalar, kullanılan yazı stilleri ve süslemelerle çoğu zaman sanat eserlerine dönüşüyordu. Bu dönemde bilgiye erişim sınırlıydı ve az sayıda insan tarafından erişilebiliyordu. 1450’lerde Gutenberg’in matbaayı icat etmesiyle bilginin yayılmasında büyük bir sıçrama yaşandı. Matbaanın icadı, sadece bilginin erişimini kolaylaştırmadı, aynı zamanda insanlığın düşünme tarzında da köklü kırılmalara yol açarak bilginin mahiyetini dönüştürdü. Kitapların hızlı biçimde basımı ve çok sayıda üretilmesi, bilginin çok daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Bilginin yazılı kaynaklarla aktarımının ardından, yeni iletişim araçlarının icadıyla birlikte bambaşka bir boyuta geçti.

Sanayi Devrimi, bilginin yalnızca çoğaltılması değil, aynı zamanda daha hızlı aktarılması için yeni teknolojiler sundu.  19. yüzyılda telgraf, kelimelerin anında kilometrelerce öteye iletilmesini sağladı ve modern iletişim teknolojilerinin temelini attı. Telgrafın ardından telefon, radyo ve televizyon gibi yenilikler ortaya çıktı. Ses ve görüntünün eklenmesi, bilginin anlaşılabilirliğini arttırarak kitle iletişiminde devrim yarattı.

Bilginin dijital dönüşümü ise 20. yüzyılın ikinci yarısında başladı. İkinci Dünya Savaşı sonrası vakum tüplü bilgisayarlarla başlayan bilgisayar devrimi, transistörlü, entegre devreli ve mikro işlemcili bilgisayarlarla devam etti. Bu dönem aynı zamanda verinin depolanması açısından da bir dijital devrim yarattı. Bilgisayarlar öncelikle askeri ve bilimsel araştırmalar için tasarlanmış olsa da zamanla ticari ve bireysel kullanıma da açıldı. 1960’larda internetin temelleri atıldı. Bilgi ve veri paylaşımını kolaylaştıran bu yenilik, 1990’larda World Wide Web (WWW) kavramıyla birlikte yaygınlaştı. Kısa sürede internet, e-posta, arama motorları ve sosyal medya platformları ile modern iletişim ve bilgi erişim çağını başlattı.

21. yüzyılda bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler çok daha hızlı bir ivme kazandı. Akıllı telefonlar, her bireyin cebinde birer mini bilgisayar bulunmasını sağladı. Bulut bilişim teknolojileri, verilerin dünyanın herhangi bir yerinden erişilebilir hale gelmesine imkân tanıdı. Yapay zekâ, insanın karar verme süreçlerini otomatikleştirerek önemli kolaylıklar sunarken, nesnelerin interneti (IoT), milyarlarca cihazın birbiriyle bağlantılı hale gelmesini sağladı. Akıllı ev sistemleri, otonom araçlar ve endüstriyel otomasyon bu teknolojilerin birer sonucu olarak ortaya çıktı.

 

Yukarıda özetlenen aşamalardan da görüleceği üzere bu kümülatif bir süreçtir ve kar topu örneğinde olduğu gibi 6 bin yıldır birikerek bugüne gelmiştir. Yani yapay zekâ çalışmaları mağara resimleri, çivi yazısı, kil tabletler ile başlayan insanlık birikimlerinin bir sonucudur.   Kil tabletlerden teknolojik tabletlere oradan yapay zekâya uzanan bu yolculuk, insanlığın bilgiye olan ihtiyacını ve bu ihtiyacı karşılamak için ortaya koyduğu üretkenliğin bir kanıtıdır. Bu gelişim süreci, sadece teknolojinin değil, aynı zamanda toplumların, kültürlerin ve ekonomik sistemlerin de yeniden şekillenmesine neden oldu. Bilgi teknolojilerindeki gelişmeler öylesine baş döndürücü bir hızla artıyor ki insanlık yakın bir gelecekte 6 bin yılda yaşanan gelişmelerin 6 yılda yaşanacağına şahit olacak.

Bunun bir kehanet olmadığını anlamak için son 15 yılın verilerinden sadece birkaçına bakmak yeterlidir. 2010 yılında 2 zettabyte olan bilgi üretimi 2024 yılında 74 kat artışla 147 zettabyte’a ulaştı. 2025’te bu miktarın 181 zettabyte olacağı öngörülüyor. 2022 yılı Nisan ayı verilerine göre internet trafiğinin %53.72’sini video, 12.69’unu sosyal medya, 9.86’sını oyunlar oluşturmaktadır. Aynı tarih itibariyle bir günde gönderilen e-posta sayısı 333 milyar, yapılan Google taraması sayısı 8.5 milyar adettir (Kaynak: Statista).

Büyük Verinin Potansiyeli ve Yapay Zekâ
Dünya genelinde her gün 2.5 quintillion byte veri üretilmektedir (IBM verileri, 2023). Ancak bu verilerin çoğu yapılandırılmamış (örneğin, metinler, görseller, videolar, sensör verileri) olduğundan analiz edilmeden önce işlenmelidir. Yapılandırılmamış verinin %80-90’ı etiketlenmeden kalır ve kullanılabilir hale getirilmesi emek ve maliyet gerektirir (Kaynak: IBM Big Data Analytics). 

Ülkeler üretilen verilerin saklanması ve yedeklenmesi için büyük harcamalar yapmakta ancak bu verilerden yeterince yararlanılamamaktadır. Yapay zekâ modelleri aracılığıyla “bu kıymetli madenin” gün ışığına çıkarılması, bağlantılı verilerin birbiriyle ilişkilendirilmesi, kısa bir süre içerisinde insanlığın bütün ürettiklerini değerlendirip onlardan yeni bilgiler üretilmesi sağlanabilirse bu insanlık için çok büyük bir adım olur. Bu çalışmaların önündeki en büyük tehlike insanlığın binlerce yıldır ürettiklerinin bütün gücü elinde toplamak isteyen küresel güçlerin yanlış yapay zekâ modellerinde toplanması ve manipüle edilmesidir. Aksi durum insanlığın refahına hizmet edecektir.

Bir an için bir yapay zekâ modelinin bir bölgede, bir ülkede ya da dünyada üretilen bütün röntgen, MR, tomografi, kan, idrar analizlerini birlikte değerlendirdiğini, kişilerin yaşadığı bölgedeki hava, su ve toprak analizlerini bunlarla ilişkilendirip kişisel ve çevresel değerlendirmeler yaptığını, yönetimlerin çıkan sonuçlara göre düzenlemeler yaptığını düşünün. Hastalıkların sebeplerinin tespiti, çevresel etkilerin anlaşılması ve bunlara karşı önlem alınması ne kadar kolay olur değil mi?

Yakın bir gelecekte sabahın köründe yolara düşüp karbon üreten insanların sayısının azalacağını, insanların evlerinden daha kısa süre çalışarak daha ekonomik ve verimli üretim yapacaklarını, onlar evde ya da işyerinde çalışırken evlerinde renkli-beyaz çamaşırları ayırıp makineye koyan elektriğin ucuz olduğu saatlerde çamaşır makinesi ile haberleşip onları uzaktan başlatan yardımcı robotlar olacağını düşünmek artık hayal değil. IoT (Internet of Things = Nesnelerin İnterneti) yakın bir gelecekte küçüğünden büyüğüne bütün araçların cep telefonu üzerinden yönetilmesini standart bir işlem haline getirecektir.

Bugünün şartlarında üretilen bilgilerin önemli bir kısmı PDF formatında sunulmakta, PDF formatında sunulan bu içeriklerin gerçekte basılı metinlerden çok farkı bulunmamaktadır. Bu durum, bilimsel bilgiye erişim ve kullanım süreçlerinde bazı sınırlamaları beraberinde getirmektedir. Geleneksel PDF’ler, araştırmacılara bilgi sunma noktasında temel bir araç olsa da bu formatın sabit ve statik doğası, modern araştırma yöntemleriyle uyumlu olmayan kısıtlamalar yaratmaktadır.

Günümüzde yapay zekâ (AI) ve makine öğrenimi (ML) teknolojileri, bilimsel içeriklerin zenginleştirilmesi ve daha etkili bir şekilde sunulması için önemli fırsatlar sunmaktadır. Bu teknolojiler, metinlerin daha etkileşimli, bağlamsal ve kullanıcı odaklı hale getirilmesini mümkün kılmaktadır. Örneğin, makine öğrenimi algoritmaları sayesinde bir metin içerisindeki önemli terimler otomatik olarak tanımlanabilir ve bu terimlere ilişkin detaylı açıklamalar, bağlantılar veya görseller anında araştırmacının erişimine sunulabilir.

Bunun yanı sıra, yapay zekâ destekli doğal dil işleme (NLP) araçları, çeşitli formatlardaki içeriklerin analiz edilmesini ve özelleştirilmiş bilgi özetlerinin oluşturulmasını sağlayabilir. Araştırmacılar, istedikleri bilgiyi çok hızlı bir şekilde bulabilir, bu bilgilerle bağlantılı diğer çalışmalara yönlendirebilir ve aynı konuyla ilgili geçmiş araştırmaları kronolojik sırayla görselleştirebilirler. Böylelikle, araştırmacılar sadece veriye erişmekle kalmaz, aynı zamanda bu veriyi yorumlama ve analiz etme süreçlerinde daha verimli hale gelirler.

Kurumlar, bilimsel içeriklerini zenginleştirmek için interaktif veri görselleştirme, etkileşimli grafikler ve simülasyonlar gibi teknolojilere de yatırım yapmalıdır. Bu tür zenginleştirmeler, bilimsel bilginin hem daha erişilebilir hem de daha anlaşılır olmasını sağlar. Sonuç olarak, bilimsel içeriklerin sadece dijital formatta sunulması artık yeterli değildir. AI ve ML teknolojilerinin sunduğu imkânlar, bilimsel yayınların daha dinamik ve kullanıcı dostu hale gelmesini mümkün kılmaktadır. Kurumlar, bu teknolojileri benimseyerek içeriklerini zenginleştirmeli ve araştırmacılara bilgiye erişimde daha yenilikçi yollar sunmalıdır. Böylelikle, bilimsel bilgi üretimi ve paylaşımı daha etkili, kapsamlı ve erişilebilir bir hale gelecektir.

İSAM’da Dijital Dönüşüm

Yukarıda özetlenen gelişmeler bütün kurum ve kuruluşların kendilerini gözden geçirmelerini ve yeni bir pozisyon almalarını zorunlu kılıyor. “Hayatta kalmak isteyen” bir organizasyonun bu gelişmelere kayıtsız kalması mümkün değildir. Türkiye’de kendi alanında önemli bir yere sahip olan İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM), teknolojideki hızlı değişimlere uygun tepkiler vermek için yoğun bir gayret gösteriyor.

İSAM’ın 2023 yılında başlattığı yapısal değişiklikler ve kurumsal düzenlemeler sonucu tamamladığı, halen devam eden ve planladığı projelerinden öne çıkanlar aşağıda özetlenmektedir. 

Yapısal Değişiklikler ve Kurumsal Düzenlemeler

2023 yılında İSAM Yönetim Kurulu kararıyla Bilgi İşlem ve Elektronik Kaynaklar Müdürlükleri birleştirilerek Bilgi İşlem ve Dijitalleşme Müdürlüğü kurulmuştur. Birleştirme sonucu 2023 yılında altyapı, personel sorumlulukları, sistemlerin bulunduğu alanların düzenlenmesi tamamlanmış, sonraki dönemde yapılacak projeler planlanmıştır.

İSAMveri Ontolojisi (veri modeli) Çalışması

İSAM’da büyük miktarda veri üretilmekte ve bu veriler basılı ve elektronik olarak kullanıcıların hizmetine sunulmaktadır. İSAM’ın en önemli yayınlarından biri olan TDV İslâm Ansiklopedisi’nde 16.194 madde, 15.000 görsel ve 22 milyon kelime bulunmaktadır. İSAM’ın ürettiği diğer basılı ve elektronik yayınlara ek olarak halen Tematik Ansiklopediler kapsamında büyük miktarda veri üretilmesi planlanmış ve ilk maddeler ortaya çıkmaya başlamıştır.

Bu proje ile halihazırda 3 referans kaynak (TDV İslâm Ansiklopedisi, Temel İslam Ansiklopedisi, Büyük İstanbul Tarihi), hazırlanmakta olan 19 tematik ansiklopedi, 2 dergideki toplam 2.000 civarında makale, basılı kitaplar, tahkikli eserler, sözlükler, kılavuzlar, bibliyografik veri tabanları ve kütüphane kaynakları ile çok büyük bir veri havuzunun işlenmesi, ilişkilendirilmesi ve hizmete sunulması mümkün olacaktır.

İSAMveri veri modeli ile hazırlanmakta olan altyapıda sadece İSAM’da üretilen veriler değil, istenirse iş birliği yapılacak diğer kurum ve kuruluşların verileri de tutulabilir ve İSAM verisi ile ilişkilendirilebilir.

İSAMveri modelinin hazırlanması için yoğun bir çalışma yürütülmektedir. Bu çalışmanın birinci fazı olarak;

  • İSAM tarafından üretilen bütün verinin dijitalleştirilmesi ve bir veri tabanında toplanması,
  • Yapılandırılmış veri (structured data) haline getirilmesi,
  • Verilerin birbiriyle ilişkilendirilmesi,
  • Bütün verilerin ortak bir yönetim sistemi üzerinden yönetilmesi,
  • Üretilen bilgilerin hem kendi platformlarından hem de ortak platformdan kullanıma sunulması için çalışmalar devam etmektedir.

İkinci aşamada;

  • Semantik Web,
  • Bağlantılı Açık Veri (Linked Open Data),
  • Doğal Dil İşleme (NLP),
  • Makine öğrenmesi gibi standart ve tekniklere uygun olarak işlenmesi,
  • Etiketlerin doğruluğunun kontrolü için insan denetimli bir yaklaşım uygulanacaktır.

Böylelikle İSAM’da üretilen bütün veriler yapay zekâ uygulamaları tarafından kullanılabilir, görselleştirilebilir, bağlantılı veriler ile etkileşimli biçimde kullanıcıların soruları cevaplanabilir duruma gelecektir. Hazırlanan platform istenmesi durumunda başka kurumların ürettiği verileri de depolayıp işleyebilecek ve tüm verileri bir arada uyum içinde kullanılabilir hale getirecektir.

Web ve Yazılım Çalışmaları

  • Kullanıcı ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılayamayan İSAM web sitesi (isam.org.tr) yenilenmiş; Türkçe, İngilizce ve Arapça versiyonları 2024 başında yayına alınmıştır.
  • Daha önce İSAM web sitesi altında bir bölüm olarak hizmet veren Osmanlı Araştırmaları Dergisi, açık kaynak kodlu Open Journal System platformu üzerinde osmanliarastirmalari.isam.org.tr adresinde bağımsız bir web sitesi olarak Ocak 2024’te yayına alınmıştır.
  • İSAM Bülteni yine açık kaynak kodlu WordPress içerik yönetim sistemi üzerinde bulten.isam.org.tr adresinde yeni bir konsept ile yayına sunulmuş, 49 sayıdan oluşan basılı İSAM Bülteni arşivi de bu platformda yayına açılmıştır.
  • Tematik ansiklopediler için madde üretim süreçlerini yöneten Tematik Ansiklopediler Yönetim Sistemi (TYS) Ekim 2024’te tamamlanarak kullanıma sunulmuştur. Bu yazılımla tematik ansiklopediler için madde üretim süreçleri tümüyle web üzerinden dijital olarak yürütülmektedir.

Teknoloji ve Altyapı Modernizasyonu

  • Ağustos 2024’te İSAM’ın sunucu, depolama, kablolu ve kablosuz ağ altyapısı modernize edilerek yenilendi.
  • Kütüphane ana sayfası yeniden tasarlanarak 2024 sonunda kütüphane.isam.org.tr adresinde yayına alındı. Bu ana sayfa altında kütüphane kataloğu, arşiv ve makale veri tabanları için ayrı yazılımlar kullanılarak veriler uluslararası standartlara uygun hale getirildi. Kütüphane kataloğu için Yordam, arşiv için ISAD-G standartlarını kullanan açık kaynak kodlu AtoM (Access to Memory) uygulamaları devreye alındı. Makale veri tabanları için açık kaynak kodlu Dspace yazılımı kuruldu. Verilerin Dublin Core standartlarına uygun olarak dönüştürülmesi ve Dspace programına aktarılması çalışmalarında son aşamaya gelindi.
  • İSAM atıf sistemi web sitesi hazırlanarak İSAM Atıf ve Kaynaklar Kılavuzu örnekleriyle birlikte bu site üzerinde yayımlandı. Ansiklopedi Birimi koordinasyonunda hazırlanan ve İSAM Türkçe Çeviri Yazı Kılavuzu’na uygun olarak düzenlenen 10.000’den fazla eser bu site aracılığıyla kullanıma hazır hale getirildi.
  • Lisansların takibi, kullanıcı taleplerinin karşılanması, eski cihazların güncellenmesi ve teknik destek hizmetleri sürdürüldü.

2025 Planları

2025 yılında öncelikle tamamlanması planlanan yazılım ve donanım projelerinden bazıları ise şunlardır:

  • İSAMveri, Ortak Yönetim Sistemi (OYS) ve Portal çalışmasının tamamlanması,
  • Sözlük, kılavuz ve bibliyografya veri tabanlarına yönelik yeni web sitelerinin hazırlanması,
  • Personel Devam Kontrol Sisteminin (PDKS) yenilenmesi,
  • Yedekleme, güvenlik, kullanıcı verilerinin merkezî olarak depolanması, dış mekânda kablosuz internet yayını yapılması,
  • 2024 yılında 15.8 milyon kullanıcının, 26.7 milyon oturumda 71.5 milyon sayfa görüntülediği TDV İslâm Ansiklopedisi web sitesinin ve yönetim sisteminin kullanıcı ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda geliştirilmesi planlanmıştır. Geliştirmeler planlanırken kullanıcıların %81’inin içeriğe mobil cihazlar aracılığıyla eriştiği, %91’inin tarama motorları üzerinden (organic search) geldiği göz önünde bulundurulmaktadır.

İSAM olarak, 2024 yılında bilgiye erişimi kolaylaştırmak ve akademik dünyaya daha güçlü bir altyapı sunmak için yoğun bir çalışma yürüttük. Dijitalleşme ve teknolojik altyapı alanında önemli adımlar atılmış; kullanıcı deneyimini iyileştirmek ve akademik verilere dijital erişimi arttırmak amacıyla kapsamlı projeler hayata geçirilmiştir. Attığımız adımlar, yalnızca bilginin muhafazasını değil, aynı zamanda onun anlamlandırılmasını ve etkili bir şekilde kullanılmasını sağlayarak, ilim dünyasına uzun vadeli bir katkı sunmayı amaçlamaktadır. 2025 yılında da bu projelerin tamamlanması ve ileri teknoloji uygulamalarıyla desteklenmesi hedeflenmektedir.

Ayhan Kaygusuz

A.Ü. DTCF Kütüphanecilik Bölümünden mezun oldu. A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Halk Kütüphanelerinin Otomasyonu” konusunda yüksek lisans yaptı. Bir yıl süreyle İngiltere’de Kütüphanecilik ve Halkla İlişkiler konusunda eğitim aldı. Kültür Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’nde ISBN-ISSN Ajanslarının yöneticisi ve Bilgi İşlem Müdürü olarak çalıştı. Devlet ve vakıf üniversitelerinde daire başkanı ve direktör olarak çalıştı. 2000-2007 yılları arasında ANKOS’ta Yönetim Kurulu üyesi olarak görev aldı. IFLA ve LIBER gibi uluslararası kuruluşların çalışma gruplarında görev aldı. Çeşitli dijitalleştirme projelerinde proje yürütücüsü olarak görev yaptı. Halen İSAM’da Bilgi İşlem ve Dijitalleşme Müdürü olarak görev yapmaktadır.